17 Ağustos 2010 Salı

Uğurlu / Uğursuz Pet Şişe?

Tire'de mesaim bitmiş İzmir'e dönecektim. Ama önce Bayındır'da ufak bir işim vardı. Baktım ki Kardiyolog da Tire'den İzmir'e dönecek, birlikte İzmir'e gitmeyi önerdim.
- Ama önce Bayındır'da bir yere birşey teslim etmem gerekiyor, dedim.
Tire çevre yolundan Bayındır'a gidiyorum, daha kestirme olduğu için. Neyse, artık astigmat gözlükler kullandığımdan ilerdeki olayı daha net gördüm. Önümde Nissan kamyonetin ilerisinde bir adam motorsiklette yalpaladı ve yere düştü.(belki başına güneş geçmişti, belki dengesini başka bir nedenden kaybetti? )
Nissan, sarrafın babası imiş, yavaşladı, durdu.
Ben de yolu kapatacak şekilde, yolu ortalayarak durdum ki, arkadan hızla bir araç gelirse kazazedeye ve bize vurmasın.
Bagajımda hava çok sıcak olduğundan kırmızı bir buzluk taşıyorum. Onu da olay yerinin 50 metre kadar gerisine koydum ki gelen araçlar farketsin.
Amcanın kafasından kanlar akıyor. Hem de nasıl sormayın?
Hırlıyor sürekli, gözleri kapalı ve göz bebeklerinin yukarı baktığı belli.
Doktor, "Allah, amca arrest oluyor" dedi.
Ben ilk başta bakamıyordum. Ama baktım ki doktor koşuşturuyor. Motorsikletteki örme araç koltuk kılıfı gibi bir kumaşı dürdü ve bana uzattı. Amcayı yan çevirdi, dilini dışarı çıkardı. Dili soluk borusunu kapamış sanırım. Daha sonra başını kaldırdı. Ben altına o kumaşı yerleştirdim ki başı yere paralel dursun ve dili tekrar soluk borusunu kapatmasın.
Doktor acil'i aradı. Arkadaşlarına yeri tarif etti. Ambulans yola çıktı. Ben de 112'ye olay yerini tarif ettim, köylülerin yardımıyla. Ardından 155'e de bildirdim olayı.
Olayı bizden daha yakından gören Nissan'ın şöförü amca da karakola gelip olayın nasıl olduğunu anlatacağını söyledi polise.
Ambulans 2dk. içinde geldi.
Amca 65 yaşlarında, yapılı birisi idi. Ben ambulansı beklerken, amcanın şuurunun açık olup olmadığını bilmiyordum ama "Dayan amca, yaşayacaksın, sık dişini, dedim."
Neyse, tomografi cihazı arızalı olduğu için, Ödemiş'e kadar gidip tomografi çekilip geri Tire'ye getirmişler amcayı, şanssızlık, şans, şanssızlık, şans, amca yaşıyormuş, durumu iyiymiş.
Ellerimiz kan olmuştu. Birbuçuk litrelik Sırma marka pet şişe ile ellerimizi yıkamıştık doktorla olay yerinde, amca gittikten sonra. Pet şişeyi doğada bırakmayalım dedik, aldık arabaya.
En iyi arkadaşlarımdan birinin de babası dün akşam vefat etmiş, bugün baktım pet şişe halen arabada. Arkadaşımın babasını defnettikten sonra toprağı o şişeyi doldurup suladım.
Böyle riskli olaylarda şişenin görevi güzeldi. (Bu olaylarda ben de yer alıyorum, benim de görevim güzeldi.)
Ama şişe ile yollarımı ayırmak istedim nedense, kabristanda bıraktım. Uğursuz mu, iyi birşey mi anlamadım. Kesse miydim, iyi birşey mi çözemedim...

22 Haziran 2010 Salı

Balkonum (2)

Güle Güle 2010 ve Hoşgeldin 2011 kutlama hazırlığımız :)














































Fotoğraflarım biraz özensiz olabilir, kusura bakmayın, ama çiçeklerle, fidelerle uğraşmak inanılmaz bir zevk... Dünya Kupası maçlarını balkonda izlemek çok ayrı bir keyif...




Çay da güzel demlenmiş ise... ooof of!


Not: "Amonyum Nitrat" adında bir şeker gübre varmış, Bayındır'da çiçekçiler kullanıyor. Orada aldım kilosu 2TL. saksılara 2 haftada bir 1'er çay kaşığı üzerine ekliyorum. Suda eriyen bu kimyasal çiçekleri coşturuyor. Toprağa ya da bitkiye bir zararı yok... Fazlası yakarmış...



İleride havuzlu, bahçeli bir evim de olacak, o zaman görün :)

Not: "Çiçeklere klima suyu verilebilir mi?" :
1 adet klima günde bir kova su üretiyor. Çiçeklerime kullandım haftalarca ve çiçekler aynen büyümeye devam ediyorlar. Düşünün ki yağmur da havadaki nem, klimadan çıkan su da. İkisi de damıtık. Çiçekler minerali, vitamini topraktan alıyor. Klimanın çok çalışmamış olduğu günler kova dolmamış ise musluk suyu veriyorum. Yani uzun süreli bir deneyim değil klima suyu, ama denildiği gibi kurutmadı 3 hafta sonunda çiçekleri...

7 Nisan 2010 Çarşamba

Balkonum



Ben balkonların tamamen eve dahil edilmesinden yana değilim. Ev yeterince büyükse balkonumu bahçe gibi kullanabilmeliyim. Balkon klostrofobik olmamalı. Evin sıkıcı ortamından kurtulabileceğiniz bir güzelliği olmalı. Açık hava, yeşillik olmalı... Dilediğiniz zaman camlarla da kapatılabilse daha da güzel olur, ki o tarz katlanabilen cam sistemli güzel balkonlar görüyorum. Kendi evim olursa yapacağım. Büyük bahçeli bir köy evi alabilirim ya da inşa ettirebilirim ileride. Üzüm bağımın ve sevdiğim çiçeklerin, ağaçların, kümes hayvanlarımın, ufak havuzumun, çimlerin, keçilerin olduğu :) şehre de uzak olmamalı. Oradan işe gidip gelebilsem çok güzel olur. Neyse, balkon fotoğraflarımı yaz boyunca daha da güzelleşeceğini umarak sizlerle paylaşıyorum...

Balkonumun diğer fotoğrafları da şurada

https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=1618053077350218048#editor/target=post;postID=1098037013893443853;onPublishedMenu=posts;onClosedMenu=posts;postNum=8;src=postname

20 Mart 2010 Cumartesi

yetiştirdiğim fıstık çamları




Arkadaşlar,

Bir balkonumda 11 adet fıstık çamı var, onların fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istedim. Diğer balkonumda ise yasemin, asma, fıstık çamları, çardak gülü, 11 renk gül, fesleğenler... diğer balkonumun fotoğraflarını da yazın ekleyeceğim, çünkü henüz güller, yaseminler, asma açmadı...

18 Ocak 2010 Pazartesi

Çınar Ağacım


Yazın Çınar'ım iyice büyüyünce, suya da en aç olduğu zamanlarda. Diktim apartmanımın bahçesine, eski yapraklarını döktü. İnternette okudum, çınara dayayın suyu. Yeniden fışkırır diyordu herkes. Ben de hergün bastım suyu ve patladı yeniden yaprakları. Ve bir fotoğrafını çekmiştim. Sizinle paylaşmak istedim.
Ayrıca 2009 Aralık ayında bir kahvenin duvarının yanından fışkırmış olan çınar fidesini de oradan çıkardı kahveci. Kahvenin duvarına zarar vermesin diye. Aldım, yine apartmanımın bahçesine diktim, tabi hiç yaprağı yok şu anda. Onun fotoğrafını da nasipse yazın yayınlayacağım. O çınar da tuttu. Hali hazırda dikili 2 çam, 1 nar, 1 asma, 1 gülüm var. Şimdi dikilmeyi bekleyen 2mt.lik bir de fıstık çamım var. Bakalım ömrüm boyunca kaç ağaç dikebileceğim...