12 Haziran 2009 Cuma

Biri Bizi Gözetliyor Programı'ndan Bu Güne...

Yarışmaya katılma fikrim:
Perde pazarlama işinde çalışıyordum, çalışanların emeklerinin karşılığını alabildiğine inanmadığım bu işte 3 ay kadar çalışıp ayrıldım. İnternet üzerinden iş başvuruları yapmaya başlamıştım. Yine internet cafe'de iş başvuruları yapmadan evvel sitelerde surf yaparken :) chat ;) Bu televizyon şovunun da reklamı vardı ve başvuru için son gün olduğunu gösteriyordu ilan. Başvurdum.
İki gün sonra aradılar. Ben öylesine başvurmuştum. Yarışmada olma hayalim de hiç yoktu. Bir arkadaşım ile basket oynarken sormuştum, BBG yarışması için yarına ön görüşmeye çağırdılar gideyim mi diye... Neyse... Ani bir karar ile ertesi gün öğlen, işim gücüm de yok... gittim görüşmeye... form verdiler... yazdım okuduğum gazete, oy vermiş olduğum siyasi parti, köşe yazarları, yazarlar, kitaplar, izlediğim programlar... Farklı görüşlerden kişiler katılıyor yarışmaya... dini görüşümüzü bile sormuşlardı... Her neyse...Doldurmuş olduğum forma bakarak sorular sordular... Gerçekten o yazarları okuyup okumadığıma ilişkin...Neyse... Ben mülakatta gayet güleryüzlü ve misafirperver idim. "İzmir'e hoş geldiniz..."dediğimi de hatırlıyorum..."Sen hep güler misin?" demişlerdi. "Evet, hep gülerim..." demiştim, gülerek :))

İstanbul'daki mülakatlar, fotoğraf çekimleri de 15 gün kadar sürdü...

Yarışmada taksi görevi ile evden dışarı çıktığım anları iple çekiyordum. Ailem ile hiç görüşme imkanı bulamıyordum. Ancak, bir defasında BBG taksiye eskortluk eden body-guard'lar sağolsunlar cep telefonunu bana vermişlerdi ve yapımcıdan gizli gizli babam ile görüşebilmiştim...
100 gün elenmedim ve evde kaldım. Her hareketinin izleniyor olması eğlenceli bir his... Evde eğlenebilmek için çok çabaladım, ancak, Türk halkı biraz sıcak kanlı olduğundan, daha çok kavga eden ve kavga sonunda hiç bir şekilde mağlup ayrılmayan, sonuna kadar giden kişilere oy veriyor. Yarışmanın birinciliği de o doğrultuda şekilleniyor. Gerçi kazanan arkadaş Viken için kavgacı idi diyemem, ama yarışmada tartışmak gerekiyordu... O da fikirlerini sürekli açıkladı ve tartıştı, bu yarışmalar bu şekilde kazanılıyor... Yarışma içinde bunu farketmiştim, bir-iki denemiştim, ama benim mizacıma ters olduğundan bana da pek yakışmıyor. Bu nedenle iyi oy alamamıştım. Hep sonlarda idim. Evde iki cephe oluşmuştu arkadaşlar arasında... Ben iki cephede de yer almadığımdan sonuna kadar beni elememişlerdi...

Not: Yarışmadan çıktıktan sonra en sık sorulan sorunun cevabını veriyorum. "Evet, evde olduğumuz sürece hiç cinsellik yaşayamıyoruz, sürekli kameralar önünde olduğumuz için. Yasak idi ayrıca..."

Ama yazlık yarışmada biraz daha tartıştım, Orada Neler Oluyor? adlı yazlık yarışmada. O yarışma, BBG5'den bir evvelki yarışma BBG4 yarışmacıları ile ortak bir yarışma idi. Beni de o yarışmaya çağırmışlardı... Yazlık yarışmada da 4 defa birinci olmuştum, ama finalde 4.olduğum için otel tatili ödülü kazanmıştım. Alanya'daki Alaiye otel'de ailece 1 hafta konaklamıştık...

Yarışmanın faydaları neler oldu ?

1. Sosyal bir kişi oldum. Üniversite'de iki arkadaş bilardo oynardık sürekli ya da basket oynardık. Yani hiç mi hiç sosyal değildim. Ama çok yabancı dizi izlediğim için hayat görüşüm gelişmişti, kendime güvenim tam değildi, uygulamaya geçmemiştim hiç düşüncelerimi... Genelde yalnız bir kişi olduğum için de toplum içinde biraz çekingen idim.

2. Hayatta güzel günlerin beni beklediğini umardım hep üniversitede ve lisede. O güzel günlere hızlı bir giriş yaptım. Yarışmanın yararını gördüm. Bir çok arkadaş edindim. Çok hızlı ve kolay iletişim kurabilen bir kişi oldum. Tv'de toplam 130 gün 24 saat canlı yayında idim. Halkımızın bir kısmının olumsuz anlamda tepkisini çekecek bir kişi olmadığımı gördüm. Bu da beni gururlandırdı. Türk halkının görüşlerine uygun olmayan yaşam tarzımı bile insanlara yadırgatmadan, gülümseterek anlatabildim. Mesela, evin içinde ayaklarımı sehpalara uzatarak oturmam eleştiriliyordu. Oysa ki o programda yatıp uyuyana kadar izleniyorsun, salonda ayaklarını uzatman ayıp kaçıyor, halkın önünde olduğun için, ilginç... Ayrıca ben ailemin gözü önünde de ayaklarımı hep uzatırdım. Böyle yetiştik, babamla, annemle, kız kardeşimle, en samimi arkadaşımdan daha da yakın arkadaş olarak yetiştim, her şeyimizi paylaştık... Sağlıklı da yetiştiğime inanıyorum...

3. Güzel günler, imza günleri çok uzun sürmüyor... İmza günleri, insanların arabalarından fırlayıp yolda yürürken benim boynuma sarılmaları. Bana hep güler yüzle yaklaşmaları beni hep gururlandırıyordu. İnsanlar sesimden bile konuşanın ben olduğumu anlıyorlardı. Dönüp, beni sesimden tanıdıklarını söylüyorlardı :))

4. Bu günler bitince ya tv'de bir rol ya da reklam ya da bir proje ile daha da yükselmem gerekiyordu. Ama belki de o kapasiteyi kendimde bulamadığımdan, istanbul'da herhangi bir ajansa bile gidip başvurmadan, Gerçek, düzenli bir işe girmek için yarışmadan çıkar çıkmaz başvurduğum ilaç firması ilanlarının mülakatlarına gittim. Henüz 2 firma ile görüşüyordum ki ilk bana görüşmelerde olumlu yanıt veren firmaya girdim. Yarışmada olumlu anlamda tanınmış olmamın yararını ilaç firmamın mülakatında gördüm diyebilirim. Bana güleryüzle yaklaşmışlardı. Firma ile ilgili de internetten epeyce bilgi toplamıştım, tarihçesi, ürünleri, neden bu firma, neden tıbbi mümessillik...? sorularına güzelce hazırlanmıştım. Mülakata şık giyinerek gitmiştim...

5. İlaç firmasına girince, altımda arabam, üzerimde takım elbisem. Artık daha çok arkadaşım vardı. Çok daha mutlu olmuştum. Yani şöhret filan patlar söner, önemli olan zeki, çalışkan, ahlaklı olacaksın, firmanı seveceksin, işini severek yapacaksın. Her şey inanılmaz güzelleşiyor...

6. Eşim ile tanıştıktan bugüne, ailemin reisi olmanın verdiği gurur herşeyin üzerinde bir mutluluk...

1 yorum:

tuba dedi ki...

ayhan ben feray satıl sizleri çok merak ediyorum cep nomu bırakıorum gözlerinizden öperim ailene selam söyle numaram: 05312740777